ÖYKÜ BİTTİ DERSİN MESELA
-erdal eren'e-
aslında seninle ilgili söyleyeceklerime yetmeyecek sözcükler
ürkek bir ceylan kadar doğal, yağmur kadar sırılsıklamken gözlerin
yaşına yeni değmiş bir bebe kadar duru bakışlarında boğulmanın
masum bir aşk intiharıyla açıklanabileceğine şu kadarcık inanabilsem
hiçbir ahlaksal hesabın içine girmeden ipimi gönüllü çekecektim
rahman olan sen misin yoksa tanrı kendini mi eğliyor gökte
aşkın kemendini boyna geçirmek zevkli bir tükeniş belki, ölümsüzlük de olabilir
ama on yedi yaşında bir delikanlının boynuna faşizm geçirmişse kemendi
namus’un tanımını yeniden yapmalı köşelerinde ahkam kesen ahlak kumkumaları
naif bir ölümsüzlüktü erdal’ın ölümü, ölümsüzlüğün başladığı yerdi yağlı urgan
şimdi ben seni en güzel şiirlere malzeme yapsam hayatın yüzü kızarır/utanabilir hayat/
sorarsın bana doğal olarak: aşk bu kadar ucuz mu, hem de unutacak kadar yaşananları
az sözcükle de anlatılabilir haksız bir idam, tıpkı aşkın anlatılabileceği gibi
öykü bitti dersin mesela, çiçek soldu dalında; ya da ölürüm sensiz kalsam
“hürriyet” bir gazete adı olmaktan öte anlamsız bir şey bu memlekette
neresinden baksan ipe götürüyor insanı hürriyet’e adanmış şarkılar
ilkel bir hüzünlenme şekliymiş dengbej ağıtları, ya benim sensizken çektiklerim
mısralarda soluk soluğa kalan hayat, zil takıp çıkmalı sokaklara; ağlamalı, ağlamalı
nehrin iki yakasını bir araya getirmeli hüzünlere yardım ve yataklık eden aşk
eksildim yine, sana aşka dair bir iki laf edecektim, kır çiçeklerine sarıp sözcükleri
zamansız bir idam anısı anlattırmadı bana, on yedi yaşındaki çocukların aşka olan hasretini
ölüler sığabilseydi mezarlarına bil ki hiç gerek olmazdı hürriyet şarkılarına
ve ben senin için gerekli gereksiz en yazılmamış şiirlerini yazardım aşkın
AYHAN SÖNMEZ
(11 aralık ’06, Antalya )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder